Küresel moda endüstrisinin pazara çıkış hızı ve sürdürülebilirliğe odaklanması Türkiye tekstil ihracatçılarına büyüme için
bazı önemli fırsatlar sunuyor. Dünyanın beşinci, AB’nin ise ikinci büyük tedarikçisi konumundaki Türkiye elyaftan ipliğe,
kumaştan hazır giyime kadar tedarik zincirindeki tüm ürünleri ülke içinden temin etme becerisine sahip olduğu için benzersiz bir konumda.
Avrupa Birliği pazarı en önemli pazar olduğu için, sürdürülebilir ve döngüsel tekstiller için AB stratejisi de
Türkiye gibi tedarikçiler için giderek artan bir endişe kaynağı haline geliyor. Yeni kural, 2030 yılına kadar
AB pazarında satılan tüm tekstil ürünlerinin uzun ömürlü ve geri dönüştürülebilir olması, mümkün olduğunca
geri dönüştürülmüş elyaftan yapılması, tehlikeli maddeler içermemesi ve sosyal haklara ve çevreye
saygılı şekilde üretilmesi gerektiği anlamına geliyor.
Merkezi İstanbul'da bulunan ancak birçok ülkede faaliyet gösteren, hazır giyimin yanı sıra iplik ve kumaş da
üreterek Bershka’dan Zara’ya, Tesco’dan River Island’a pek çok büyük hazır giyim markası için tedarik sağlayan
Gap Pazarlama’nın üst düzey satış yöneticisi Tunç Akyürek, büyük markaların tedarikçilerinden giderek daha
fazla sürdürülebilir ürünler talep ettiğini, büyük markaların çoğunun sürdürülebilir ürünleri istediğini ve eğer
bu tür ürünleri yapamazlarsa yakın gelecekte oyun dışı kalacaklarını kaydetti.
Denim kumaş üreticisi Bossa'nın strateji ve iş geliştirme direktörü Besim Özek ise Bossa’nın 2021-2022 yılları
arasında su tüketimini %4,64 oranında azaltmayı başardığını, şirketin pamuk yetiştirirken yenilenebilir tarım
uygulamalarının yanı sıra su kullanımını azaltmak için daha derin sulama kullandığını belirtti. Sürdürülebilirlikten
sonraki adımın İzlenebilirlik olacağını ifade eden Özek, herkesin üretimin hikayesini merak ettiğini, ürünün
izlenebilir olmasının özellikle genç tüketiciler için endişe kaynağı haline geldiğini kaydetti. Denim oluşturmak
için geri dönüştürülmüş elyafların kullanılması, daha sürdürülebilir ürünler yaratmanın bir başka popüler yolu
olduğuna değinen Özek, bu kumaşların artan maliyetinin özellikle geri dönüşümü daha zor ve dolayısıyla
daha pahalı olan tüketim sonrası elyaf kullanımını zorlaştırdığını kaydetti. Özek, çevresel etkileri daha
düşük olmasına rağmen ne yazık ki bu kumaşlar için "kimsenin daha fazla ödemeye istekli
olmadığını" vurgularken, genellikle daha yüksek fiyatla satılan organik pamuğa da ödeme
yapmaktan ise tüketicinin daha memnun olduğunu ifade etti.
Nakliye Maliyetlerindeki Artışın ve Enflasyonun Türk Tekstil İhracatçılarına Etkisi
Enflasyon da Türkiye'deki tedarikçiler için bir diğer endişe kaynağı durumunda. Ağustos ayındaki %59 enflasyonun
bu yıl sonuna kadar %65'e çıkması bekleniyor. Temmuz ayında Türk hükümeti, sorunu çözmek amacıyla ülkedeki
aylık asgari ücreti %34 artırarak 11.402 TL'ye (483 ABD Doları) çıkardı. Türkiye'nin hazır giyim sektörü ise ülkede
yaklaşık 1,1 milyon kişiye istihdam sağlıyor ve bu değişimden büyük ölçüde etkilenmiş durumda.
Kumaş üreticisi Almodo'nun satış yöneticisi Oğuz Hatipoğlu, artan ücretlerin yanı sıra, artan nakliye ve diğer
ulaşım maliyetlerinin de son aylarda tedarikçiler için zorluk oluşturduğuna değinirken, zorlukların bazı rakiplerin
iflas etmesine yol açabileceğini ve hayatta kalanları ise avantajlı hale getirebileceğini açıkladı. Hatipoğlu,
enflasyonun tüketici alışkanlıklarının da değişmesine neden olduğunu, bunun da tedarikçilere yansıdığını
sözlerine eklerken, dünyanın dört bir yanında ekonominin etkisiyle insanların daha az tüketmeye başladığını belirtti.
Küresel Ekonomideki Sıkışıklığın Olumsuz Etkileri
Gap Pazarlama Yöneticisi Akyürek küresel ekonomik durumun Türkiye'deki tekstil üreticilerinin işlerini
zorlaştırdığına inanırken, genel olarak dünyada sorunun devam ettiğini, bilhassa Avrupa’nın şu anda
Ukrayna ile Rusya'da devam eden savaş nedeniyle sınandığını, savaşın yarattığı istikrarsızlığın ise birçok
firmanın para harcama konusunda tereddüt etmesi anlamına geldiğini ifade etti. Yakın zamanda
Türk tekstil üreticilerinin yararlandığı bazı avantajlar olduğuna değinen Akyürek, bunlardan birinin
Avrupa ülkelerine coğrafi yakınlık olduğunu belirterek, bu durumun nakliyeyi diğer tedarikçi
ülkelere göre çok daha hızlı ve daha ucuz hale getirdiğini belirtti.