Sürdürülebilirlik, denim endüstrisinde popüler bir konu, ancak genellikle ürünler ve yenilikler, malzeme süreçleri ve teknoloji açısından ele alınıyor. Danışmanlık firması Blu Projects’in kurucusu Sinem Çelik tarafından bir etkinlikte, “denim sanayinin doğal kaynakları korumak veya maliyetleri azaltmak kadar mutluluğu, yaratıcılığı ve iş ilişkilerini de önceliklendirseydi ne olurdu?” sorusu sorulurken Envelope Srl adlı İtalyan tasarım danışmanlık şirketinin kurucusu Piero Turk, mutluluk ve yaşam kalitesinin nadiren dikkate alındığını belirterek çalışanların mutluluğunun gezegene nasıl fayda sağlayabileceğinin hiç düşünülmediğini, bu konuda düşünülmedikçe büyük değişimler yapılamayacağını kaydederek “İnsanların mutluluğu, birkaç litre su tasarrufundan çok daha büyük bir faydadır” vurgusunda bulundu.
Yaşam ücreti, çözümün bir parçası olabilirken, tüketicilerin fiyat konusundaki bakış açısını değiştirmek de bir diğer önemli unsur. Ucuz ürünler genellikle çalışanların ücretlerinden ödün verilerek üretiliyor. Samsøe Samsøe alıcısı ve ürün geliştiricisi Vera Kasius, farklı ülkelerdeki pek çok tedarikçiyi ziyaret ettiğini ve ülkeler arasındaki farklılıkları gözlemleyebildiğini belirtirken, Tunus’ta çalışanların mutluluğuna biraz daha önem verildiğini, çalışanların gülümsediğini, iyi yemek yediklerini ve biraz daha fazla maaş aldıklarını kaydetti. Kasius markaların tedarik ülkelerinin kültürlerini anlamasının, resmi tatillerini öğrenmesinin ve iletişimin ne zaman uygun olduğunu bilmesinin önemini vurgularken H&M’in İsveç ofisinde 15 yıldır çalışan Victoria Allen ise ABD’de çalıştığı dönemden örnek vererek normal çalışma saatlerinin ötesinde çalışmanın, patronun ardından işte kalmanın ve hastalık ya da tatil izni almamanın orada norm olduğunu belirtti. “İş dışında bir aileye veya hayata sahip olabilmek ve bir kimlik yaratabilmenin iş üzerinde olumlu bir etki yarattığına değinen Allen, çalışanların ise bu sayede daha fazla enerji ve yaratıcılık sunduğunu belirtti.