TR
Ara
DÜNYADAN HABERLER

Koronavirüs İle Birlikte Hazır Giyim ve Moda Sektörü'nde Beklenen Değişim ve Dönüşümler

Koronavirüs İle Birlikte Hazır Giyim ve Moda Sektörü'nde Beklenen Değişim ve Dönüşümler
EKLENME TARİHİ 16.04.2020

McKinsey’nin State of Fashion raporuna yaptığı Koronavirüs güncellemesinde bu pandeminin
2. Dünya Savaşı’ndan bu yana, tüm sektörleri etkileyen en büyük ekonomik çalkantıya sebep
olduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede, hazırgiyim sektörü organizasyon şekli açısından en savunmasız
sektörlerden biri olarak görülmektedir.

Sektörün Güncel Durumu ve Beklentiler

Ocak ayının başından 24 Mart’a kadar olan sürede, hazırgiyim, moda ve lüks ürünlerin ortalama piyasa
değeri yaklaşık %40 oranında düşerek borsadaki düşüşten daha büyük bir düşüş yaşamıştır. 2020 yılında
McKinsey’nin öngörüsüne göre hazırgiyim ve ayakkabı sektörlerinin geliri yıldan yıla %27 ila %30 arasında
daralacaktır. Lüks ürünler için daha da kötü bir senaryo söz konusudur, bu ürünlerin gelirinin %35 ila %39
arasında daralacağı düşünülmektedir. 

Çalışanları ve müşterileri hızlı yayılan virüsten korumak amacıyla kapatılan mağazalar 2 ay daha kapalı
kalırsa, Batılı markaların %80’e yakını mali sıkıntıyla karşı karşıya kalacaktır.

 
Küresel moda şirketlerinin yüzde 56'sının 2018 yılında sermaye maliyetlerini
kazanmadığını tespit eden McKinsey Global Moda Endeksi (MGFI) analizi ile birleştiğinde, çok sayıda
küresel moda şirketinin önümüzdeki 12 ila 18 ay içinde iflas etmesi beklenmektedir.
Tüm dünya düzeni, ekonomideki hızlı dönüşümle birlikte perakende harcamaları da dahil olmak üzere
bir durgunluk seyri izlemektedir. Hem arzın hem de talebin darbe aldığı bu dönüşümle birlikte pek çok
işletmede satışlar dibi görmüş durumdadır.

 
McKinsey’e göre daha çok çevrimdışı kanallara bağımlı şekilde işleyen bir sektör olan hazırgiyim ve
moda sektöründe mağazaların kapanması ile birlikte müşterilerin zaruri ürünleri keyfi ürünlere tercih
etmesiyle markalar zor durumda kalmıştır. Bununla birlikte online satış da Avrupa’da %5 ila 20,
ABD’de %30 ila 40 ve Çin’de %15 ila 25 arasında azalmıştır.

Pandemi ile Sektörde Oluşacak Finansal Sıkıntılar
Tüm bunların ötesinde COVID-19 sonrası dünyada hazırgiyim endüstrisi kaynaklı insani sorunların
yansıması görülecektir. Koronavirüs pandemisi tedarik zincirindeki tüm çatlakları ve sektörün etik
konulardaki tüm eksik yönleri ortaya çıkarmıştır. Eğer sektör sürdürülebilir bir hale bürünmek
amacındaysa hazırgiyim sektörü tedarik zincirinin kendini yeniden düzenlemesi gerekmektedir. 


Pandemiden önce küresel anlamda 2,5 trilyon dolar değerinde yıllık gelir yaratan dünyanın
en büyük sektörlerinden biri olan hazırgiyim sektörünün pamuk toplayanlardan mağazalardaki
satış çalışanlarına kadar tüm tedarik zincirindeki elemanları işsizlik ya da finansal
sıkıntılarla yüz yüze kalacaktır.

Hali hazırda Bangladeş, Hindistan, Pakistan ve Myanmar’daki fabrikalarda çalışanlar 
ücretlerinin ödenememesi sebebiyle grev ve protesto yaparken işverenler de iptal edilen
siparişlerle birlikte ödemelerini nasıl yapacaklarını düşünmektedir. Tedarikçi ülkelerin
hükümetleri dahi, pandemiye karşı alınan önlemler nedeniyle fiziksel olarak fabrikalarda
bulunmayan çalışanların maaşlarını ödeyebilecek bir mekanizma konusunda yetersiz
kalmıştır. McKinsey’e göre pandeminin süresi ve nihai sonuçları belirsiz olmasına
rağmen, hazırgiyim sektörünün çalkantılı bir sürecin henüz başında olduğu kesindir. 


Bu gerçekçi de olsa oldukça karamsar görünüm dikkate alınarak nihayetinde
hazırgiyim ve moda sektörü için sonunda hesaplaşma vaktinin geldiği söylenebilir.

Üretim Süreçlerinin Yakından Tedarik ve Adaptasyon Çevresinde Yeniden Değerlendirilmesi 
McKinsey’e göre ilk olarak modadaki aktörler esnek planlama çalışmalarını hızlandırmalı ve
faaliyet modellerini mevcut duruma göre adapte etmelidir. Başka bir deyişle Koronavirüs moda
sektörüne bir yeniden başlatma mekanizması gibi, tedarik zincirini baştan başa değiştirme
imkanını sunmaktadır.


2008'deki ekonomik durgunluktan sonra olduğu gibi dünya ekonomisinin normale dönmesinin
iki yıl kadar sürmesi beklenmektedir. Durgunluk ve yetersiz tüketici harcamaları nedeniyle
COVID-19 sonrası dünya ekonomisi yeni bir düzene kavuşacaktır. Bu çerçevede
markalar ve perakendeciler çalışma modellerini yeniden elden geçirmek zorunda kalacaklar.

Firmaların bu süreçte etki şiddetine bağlı olarak bir kurtarma planı oluşturmaları gereklidir.
Bu planlamada firmaların coğrafi ayak izlerini, mağaza ağlarını ve büyüme fırsatlarını
yeniden değerlendirmeleri, aynı zamanda bu değerlendirme sürecinde oluşabilecek
boşlukları da ele almaları anlamına gelmektedir. Pandemi kaynaklı ekonomik zararın
uzun bir süre daha devam etmesi durumunda, markaların hızlı kazanımlar için
çözüm elde etmek üzere maliyet esaslarını gözden geçirmeleri, işgücüne yönelik
karar verebilmek için çalışan planlaması oluşturmaları ve potansiyel mağaza
kapanmaları için genel harcamalarını rasyonalize etmeleri gerekmektedir.


Ayrıca, bu süreç üretimin düzenli olarak gözden geçirilmesi, modanın ritminin
yeniden kalibre edilmesi ve bölgesel entegre tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi
gibi farklı süreçler de dahil olmak üzere değer zincirinin yeniden icat edilmesi
anlamına gelecektir. 


Bu noktada, yakından tedarik ve yakından tedarikin işletmelerin esneklikleri ve otonomileri
üzerindeki muhtemel etkilerinin iyice düşünülmesi de anahtar faktörler olacaktır. 

Hız ve adaptasyon bu krizin asıl niteliğini oluşturmaktadır. Ancak normalleşmenin ilk sinyalleri
ortaya çıktığında, firmalar rehavete kapılmadan küresel hazırgiyim sektörü için yeni bir
dönüşüm anlamına gelen bu süreçte iyileştirme ve dayanıklılık önlemlerini ikiye katlamalıdır.
Ancak bu şekilde firmalar kendileri için yeni normalin ne olduğunu tam olarak anlayabilirler.  

Tüketici Davranışlarındaki Değişim
Ortaya çıkan 'tüketim karantinası' ile birlikte atık üreten iş modellerine karşı artan bir
antipati ve amaca yönelik, sürdürülebilir eylem için beklentilerin artması gibi tüketici
değişimlerini hızlandırabilir. 

 
ABD’deki ve Avrupa’daki tüketicilerin %65’inden fazlası hazırgiyim harcamalarında bir
azalma olmasını beklemektedir. Bu oran toplam ev giderlerine yönelik harcamalarında
bekledikleri %40’lık düşüş oranından daha yüksek oranlı bir düşüştür. Buradan hareketle tüketicilerin
kendi ekonomik durumlarındaki sıkıntılarla yüzleştikçe keyfi harcamalar yerine zorunlu harcamalara
odaklanacağı söylenebilir. Bununla birlikte altının çizilmesi gereken nokta ise, araştırmaya
katılanların %56’sı pandemi sırasında yaptıkları hazırgiyim harcamalarının tek sebebini özel
promosyonlarla açıklamasıdır.

Perakendeciler hem depolarındaki malları ve bahar sezonundan kalan ürünleri temizlemek
hem de kapanan mağazalar yüzünden kaybedilen zamanı telafi etmek üzere yüksek oranlı
indirim kampanyalarına eğilimliyken, bu çaba tüketimden ve anlamsız materyalizmden gittikçe
uzaklaşan tüketicilere itici gelebilecektir.

McKinsey’e göre bu, fazla miktarda ürün alma fikrini reddeden bazı tüketiciler için “aşırı tüketimin”
sonu anlamına gelmektedir. Misyonlarını ve iş modellerini daha sürdürülebilir yollarla yönlendirebilen
markalar, her zamankinden daha sadık bir kitleye hitap edebilecektir.

Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşmenin Artan Önemi
Rapor aynı zamanda moda şirketlerinin, stokları küçültmek ve ürünlerine yeniden değer katmak
için “yeni ortaya çıkan sürdürülebilirlik trendlerini hızlandırmak” gibi yenilikçi yollar düşünmek
zorunda kalacaklarını belirtmektedir.

Birçok aktör için stoktaki mevcut ürünleri yeni sezonlarda kullanılacak şekilde güncellemek,
kumaş ekleyerek ya da çıkartarak geri dönüşüm ya da ileri dönüşüm yapmaktan daha olası bir
seçenek olarak gözükmektedir. Diğer seçenekler arasında kişiselleştirme, müşteri deneyimini
dikkate alma ve aylık düşüşleri sonraki sezonlara taşıma şeklinde firmanın moda takvimini
yeniden gözden geçirmesi gibi farklı eylemler bulunmaktadır. 

 
Son dönemlerde dijitalleşme sektörde en çok kullanılan kelimelerden biri olmuştur.
Son gelişmelerle birlikte bu kavramın önemi en üst seviyeye çıkmıştır.
Dijital yeterliliklerini arttırıp güçlendiremeyen firmalar uzun vadede bu süreçten daha da
çok etkilenecektir.

Neredeyse bir gecede, küresel moda endüstrisinin dijital kanallara olan bağımlılığı krizden
önce herkesin tahmin edebileceğinden daha hızlı artmıştır. Bu, mağazalar ve özel perakendecilerin
yanı sıra dijitalleşmeye ayak uyduramayan küçük oyuncular için sorun anlamına gelmektedir.

Değişime Ayak Uyduramayanların Güncel ve Olası Durumu
Bu noktada kesin olan tek şey, moda ve hazırgiyim sektörü yeni gerçekliğine ilerlerken
zayıf oyuncuların bu süreçten sağ çıkamayacak olmasıdır. Batı’daki moda firmalarının %35’i
pandemiden önce sıkıntı sinyalleri vermekteydi ve süreçten sağ çıkamayacak olanlar da
muhtemelen bu firmalar olacaktır. Firmaların yakında yeniden açılmasına dair çok az belirti
olmasından hareketle bu sayının iki katından daha fazla olması beklenmektedir. 

Bu değişim rüzgârı modanın kazananları ve kaybedenleri arasındaki uçurumu
daha da derinleştirecektir. Kaybedenler iflas başvurusu yapma, devlet yardımına
başvurma, kapanma, daha büyük firmaların ya da özel sermaye şirketlerinin hedefi
haline gelme gibi ihtimallerle karşı karşıya kalacaktır. 

Olacakların erken göstergesi halihazırda küresel sahnede ortaya çıkmaktadır.
Ağır borç altında bulunan ABD’li büyük mağaza zinciri Neiman Marcus’un iflas
başvurusunda bulunduğu ve Hong Kong merkezli tedarik zinciri devi
Li&Fung’un 930 milyon dolar değerinde özelleştirme teklifi aldığı ve İngiltere merkezli
perakendeci Laura Ashley’nin ödeme aczinde olduğuna dair duyumlar alınmaktadır. 

Sonuç
Süreç ilerledikçe, yenilik moda için ilerlemenin tek yolu olacaktır. Yaratıcı ve eleştirel
düşünmenin tedarik zinciri boyunca tüm noktalara yayılması gerekecektir. Ürünlerin
senenin ilk yarısında sonraki sezona bırakılması nedeniyle bir sezon atlanmış olacak ve
böylelikle dünyada ilk kez mevcut sezonla piyasadaki ürünler aynı mevsime ait olmuş olacak.
Bu nedenle moda döngüsü ve sezon dönemlerinin yeninden ele alınması gerekebilecektir.

 
Markaların ve perakendecilerin pazara giriş süreçlerinde 3D numune ve sanal üretim onayı
gibi etkinlikleri kanıtlanmış süreçleri benimsemekten başka çok az seçeneği vardır. 

Firmaların normal üretim süreçlerini yeniden ele alıp yakından tedarik ve kapsül koleksiyon
üretimi için yeni yöntemlerini değerlendirmesi gittikçe artan bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır.
Bununla birlikte tüketicilerin aşırı tüketimi terk etmesi ve sorumsuz iş uygulamalarının daha az kabul
edilebilir olmasıyla birlikte sürdürülebilirlik bir işi daha değerli kılmak için öne çıkan yeni yollardan biri olacaktır.

 
Yeni yasaklara ayak uydurmak, pandeminin yıkıcı etkilerini azaltmak, ekonomideki ve tüketici
davranışlarındaki değişime adapte olabilmek için firmaların tedarik zincirinde yeni araçlar ve
stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Moda sektöründeki aktörlerin her şey bittikten sonra yeni bir
düzene geçebilmeleri için sektörel tüm yeniliklerden faydalanmaları ve organizasyonlarında
radikal ve sürekliliği olan değişiklikler yapmaları gerekmektedir. 




 

 

İHKİB sağlanan hizmetlerin iyileştirilmesi ve web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanır.
close