Interpath Advisory'nin genel müdürü ve değer yaratma eşbaşkanı Stuart Reid, yerli perakendecilerin Shein ve Temu ile rekabet edebilmek için teknoloji, kalite ve deneyimi ikiye katlamaları gerektiğini söylüyor.
Bir zamanlar omnichannel modeli perakendede zirvedeyken bugün dünyanın üretim merkezlerinden tüketiciye doğrudan satış yapan turbo-perakendeciler çok geniş ürün yelpazesi ve fiyatlar sunuyorlar. İngiltere pazarındaki yerlerini sağlamlaştırmak ve güvenilirliklerini inşa etmek isterken perakende sektörü ise kritik bir dönüm noktasına ulaştı.
Perakendecilerin, turbo-perakendecilerin tehdidi karşısında daha rekabetçi hale gelmesi gerekiyor. Birçok işletme için bu sürdürülebilir değil. Ancak bir bütün olarak yelpazeyi değersizleştirmek yerine, rakiplerle uyumlu, dengeli bir seçenek yelpazesine sahip olmak ve bu yelpazenin bir alt kümesinde fiyatla rekabet etmek tercih edilir.
İyileştirme yapılacak alanlardan biri teslimat süreleridir. Bunda anahtar nokta, her bir ürün biriminin tüketicilere ulaşma maliyetini dikkatle haritalamak ve bu birimi çevrimiçi veya mağazada en fazla değeri yaratacak şekilde yerleştirmek için teknolojiyi kullanmaktır. Turbo-perakendeciler teknolojiyi kullanıyorsa, geleneksel perakendeciler de kullanmalıdır.
İngiliz perakendeciler makine öğrenimi ve yapay zekanın sağladığı fırsatları benimseyerek artık verimliliği artırmak ve perakende stratejisini belirlemek için kullanıyorlar. Ürünleri nasıl yönetecekleri ve mağaza içi ve çevrimiçi kullanılabilirliği nasıl planlayacakları, doğru ürünü, doğru stoğu doğru zamanda alarak tüketicilerin artan beklentilerini karşılamak konularında daha iyi planlama yapıyorlar. Perakendeciler, çevik kalma ile indirim yapmaktan kaçınma arasındaki dengeyi daha iyi yönetmek ve daha iyi fiyat almak ve marjları korumak için büyük miktarda stok sipariş etmek arasında bir denge kurmak için bu teknolojileri kullanıyorlar.
Turbo perakendeciler İngiliz tüketicilere ilişkin saha deneyimine sahip değiller ve fiyat dışındaki sürdürülebilirlik, kalite ve deneyim gibi diğer değişkenleri anlamıyorlar. Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim – ESG’ye yönelmek ayırt edici bir özellik olacak. Ayrıca deneyim tüketiciler nezdinde halen önemli. Markalar bir süredir mağaza içi deneyimlere yatırım yaparak çevrimiçi rahatlığı fiziksel varlıkla birleştiriyor. Mağaza mülklerine sahip olanlar varlık konusunda önemli bir avantaj sağlar ve satışları canlandırmak için veri ve teknolojiyi kullanma potansiyeline sahiptir.
Kalite de bir diğer önemli faktördür, bu alanda ödün vermeyen markaların iyi rekabet etmeye ve müşteri sadakatini korumaya devam ettikleri görülüyor. Markalar rekabetçi olmalı ancak indirimli fiyat teklifleri sunmaktan kaçınmalıdır. Tabi turbo-perakendecilere karşı sadece fiyat kullanmak işe yaramayacaktır. Tekliflerine yatırım yapmaya devam eden, teknolojiyi güçlendiren, değerlerine sadık kalan ve tüketicisini gerçekten tanıyanlar, bu zorluğun üstesinden gelecektir.