TR
Ara
DÜNYADAN HABERLER

AB’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi Hazır Giyim Sektörünün Satın Alma Süreçlerini Nasıl Etkileyecek?

AB’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi Hazır Giyim Sektörünün Satın Alma Süreçlerini Nasıl Etkileyecek?
EKLENME TARİHİ 15.04.2024

Moda markaları ve perakendecileri, AB'nin yeni Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi'ne (CSDDD) uyumu sağlamak için sorumlu satın alma uygulamalarını hayata geçirme konusundaki çalışmaları hızlandırmaları konusunda uyarıldı.

Son birkaç on yılda tüketiciler ucuz moda alışkanlığı kazandıkça, daha da ucuz moda talebi arttı ve en son trendlere karşı doyumsuz bir iştah geliştirdiler. Kâr odaklı olarak yönlendirilen moda markaları ve perakendecileri, en düşük fiyatları sunan ve siparişleri rekor sürede teslim edebilen tedarikçileri aradılar. Bu döngü devam ederken bugün geldiğimiz nokta, tedarikçilerin fiyatta rakiplerini geride bırakmak ve siparişleri kazanmak ve zamanında teslim etmek amacıyla işçi sağlığı, güvenliği ve refahı açısından işin kolayına kaçacak noktaya kadar sıkışıp kalmasıdır.

Meseleyi daha da karmaşık hale getiren bir diğer unsur ise tüketicilerin "sürdürülebilir moda" için olan ilgi ve talepleri. Tüketiciler aldıkları giysilerden memnun olmak ve bunların sürdürülebilir lifler, kumaşlar ve işleme yöntemleri kullanılarak yapıldığını bilmek istiyorlar. Sorumluluk yine tedarikçide duruyor ve genellikle ekstra maliyet olmaksızın bunu sağlaması bekleniyor

Yeni CSDDD’de Satın Alma Uygulamaları Büyük Önem Taşımakta

Satın alma uygulamaları CSDDD’nin büyük bir bölümünü oluşturmakta. Bu da markaların ve perakendecilerin sorumlu olduklarından emin olmak için satın alma uygulamalarının giderek daha fazla inceleneceği anlamına geliyor.

Konuya ilişkin Etik Ticaret Girişimi’nin açıklamasında, satın alma uygulamalarının CSDDD gibi ulusal düzenlemeler ve çerçevelerle yakından iç içe geçmiş durumda olduğu belirtilerek şirketlerin riskleri azaltmak ve mevcut ve yeni ortaya çıkan mevzuata uyumu sağlamak için uyum sağlama ihtiyacına vurgu yapılıyor.

Yasal düzenleme büyük ölçüde markalar ve perakendecilere ağır sorumluluk yüklerken belirli bir dereceye kadar güç dengesizliğini de ele alıyor.

Uluslararası Giyim Federasyonu (IAF) Genel Sekreteri ve Sürdürülebilir Ticaret Hadleri İnsiyatifi - STTI proje lideri Matthijs Crietee'nin belirttiği gibi: "Giyim alıcılarının sürdürülebilir bir endüstriye geçişle ilişkili riskleri ve maliyetleri tamamen giyim üreticilerine yüklemesi daha zor olacak. Bu, gerçek çevre ve insan hakları iyileştirmeleri için daha iyi fırsatlar sunan daha dengeli bir rekabet ortamı yaratacak."

Kurallar Atlanabilir Mi?

Direktife uyum sağlanmaması halinde, ulusal idari otoriteler tarafından küresel cirolarının yüzde 5'e kadar olan para cezaları da dahil olmak üzere yaptırımlar yürütülmesi planlanıyor. Etkilenen taraflar, etkili uygulamanın sağlanmasıyla ilgili yükümlülüklerinin kasıtlı veya ihmal edilmiş ihlallerinden kaynaklanan zararlara karşı doğrudan şirketlere karşı iddialarda bulunabilirler.

Sorumlu satın alma uygulamaları, tedarik zincirindeki çalışanlar üzerindeki olumsuz insan hakları etkilerini önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahip. Tüm işletmeler için iyileştirilmiş çalışma koşullarını, geçinmeye yetecek ücretlerin uygulanmasını ve daha iyi planlama ve iş sürdürülebilirliğini destekleyebilir ve mümkün kılabilirler. Ayrıca sorumlu satın alma uygulamaları daha istikrarlı bir tedarik zincirini ve iletişim, planlama, politikalar ve satın alma süreçlerinde verimlilik artışlarını teşvik ediyor.

Etik Ticaret Girişimi (ETI) Yöneticisi Peter McAllister ise bunun AB içinde veya AB ile ticaret yapan şirketler için eşit şartlar oluşturmak, insan hakları durum tespitini norm haline getirmek ve dünya çapında çalışma koşullarını iyileştirmek için bir fırsat olduğunu belirtirken, ETI’nin şirketleri iyileştirmelere başlamak için belirlediği üç yola değindi:

Risk temelli bir yaklaşım benimsemek: Savunucular, şirketlerin ilişkili risklere dayalı olarak tedarikçileri ve tedarik zincirlerini önceliklendirdiği risk temelli bir yaklaşımın benimsenmesinin önemini vurguladılar. Bu hedefe yönelik yaklaşım, verimli kaynak tahsisi sağlar ve gereksinim duyulan yerlerde özelleştirilmiş müdahaleleri kolaylaştırır.

İşbirliği ve şeffaflığı uygulamak ve teşvik etmek: Tedarikçiler ve paydaşlarla işbirliği, satın alma uygulamalarının sonuçları hakkında bilgi edinme stratejisinin önemli bir parçası olarak ortaya çıktı. Diyaloga katılarak ve şeffaflığı teşvik ederek, şirketler ortaklarının karşılaştığı zorlukları daha iyi anlayabilir ve sürdürülebilir çözümler bulmak için birlikte çalışabilirler. Diğer tekrar eden bir nokta, beklentileri paylaşmanın önemi oldu, net iletişimi sağlamak, işbirliği çabalarıyla, ve bu beklentilerin tedarikçiler için uygulanabilirliğini doğrulamak.

Kaynakları kullanmak ve uzmanlarla iletişim kurmak: Yeni araştırmalar ve gelişen yasal düzenlemeler, sorumlu satın alma uygulamaları konusunda literatür ve bilgi paylaşımında muazzam bir artış görmüştür. ETI gibi çok paydaşlı girişimler (MPG'ler) ve diğer endüstri paydaşları, bu alandaki ilerlemeyi destekleyen kaynaklardır. Bu kaynakları ve satın alma uygulamaları konusundaki uzmanlığı kullanarak, şirketler işlerinde ve tedarik zincirlerinde çalışanlar için kalıcı ve olumlu değişiklikler yapmaya daha iyi hazırlanabilirler.

İHKİB sağlanan hizmetlerin iyileştirilmesi ve web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanır.
close