Sayın Üyemiz,
Ticaret Bakanlığı'ndan alınan bir yazıda, Berlin Ticaret Müşavirliğinden alınan bir yazıya atıfla; Alman Tedarik Zinciri Yasasının, 3.000'den fazla çalışanı olan Alman firmaları bakımından 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğu, 1.000'den fazla çalışanı olan Alman firmaları açısından da mezkur yasanın 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesinin kararlaştırıldığı belirtilmektedir. Konuya ilişkin olarak, Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından 16 Şubat 2023 tarihinde Alman Tedarik Zinciri Yasası'nın getirdiği zorluklar ve imkanların anlatıldığı bir toplantı düzenlenmiş olup, söz konusu toplantıda gündeme gelen hususlar aşağıda özetlenmektedir.
Alman firmalara pek çok yükümlülük ve sorumluluk yüklendiği, mezkur Yasa gereğince Alman firmaların yasaya uymadığı tespit edilen tedarikçilerine karşı önleyici tedbirleri alma yükümlülüklerinin de bulunduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, Alman firmalarının ihracatçılarımızla olan iş ilişkilerinde anılan yasa yükümlülüklerini muhakkak vurgulayacakları, firmalarımızın insan hakları ya da işçi çalıştırma ihlalleri yapıp yapmadıklarının yanı sıra çevresel mevzuat ve düzenlemelere uyup uymadıklarının inceleneceği öngörüldüğü ifade edilmektedir.
Yasa gereği her ne kadar ilk etapta büyük Alman firmalarının sorumluluğu bulunsa da, bunun zaman içerisinde tüm Alman firmalarının yükümlülüğü haline geleceği ve Almanya'ya ürün tedarik eden bütün ihracatçılarımızı doğrudan etkileyeceği anlaşılmaktadır. Ek olarak Ticaret Müşavirliğince; Alman firmalarının yasal yükümlülüklerinin yerine getirilmesini teminen akredite edilmiş (muhtemelen yabancı) kuruluşların firmalarımızı birebir yerinde inceleme ve değerlendirme süreçlerine tabi tutmayı talep edebileceği öngörülmekte olduğu, söz konusu akredite kuruluşların hizmet bedellerinin Alman firmaları mı yoksa bizim firmalarımız tarafından mı karşılanacağı hususu ise bu aşamada belirsizlik arz ettiği ve zaman ilerledikçe Alman firmalarının pazara yeni girmek isteyecek firmalarımıza bu durumu şart koşmasının ve konunun ihracatçımız açısından ekstra maliyet yaratmasının kaçınılmaz olacağı değerlendirilmektedir.
Konuya ilişkin bir başka belirsizliğin de; süreçte anlaşmazlık yaşayabilecek ihracatçılarımızın hukuki danışmanlık ya da avukatlık hizmeti alması aşamasında ortaya çıkabileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca, sürecin tamamını kapsamamakla birlikte, en azından sürecin bir parçası olarak bir Alman sertifikasyon firmasının aktif olarak faaliyet göstereceği, bu kapsamda tüm sektörlerde faaliyet gösteren ihracatçılarımız açısından daha fazla sertifika alma gereğinin ortaya çıkacağı müşahede edildiği belirtilerek özellikle “Tedarikçi Denetimi Sertifikası (Supplier Audits)”na dikkat çekilmektedir. Toplantı notu ve sunumlara ekten ulaşılabilmektedir.