Başkan Donald Trump, ABD'yi tarihi Paris Anlaşması'ndan çekme sürecini başlatarak, dünyanın en zengin ülkesinin iklim değişikliğiyle küresel mücadelesinden bir kez daha geri adım atmasını sağladı.
Bu hamle, Trump’ın ilk başkanlık döneminde ABD’yi emisyon azaltma anlaşmasından çekmesinden ve seçim kampanyası sırasında bunu tekrar yapacağını taahhüt etmesinden dolayı bekleniyordu. Ancak, göreve başladıktan sadece birkaç saat sonra bu süreci başlatma kararı, Cumhuriyetçi liderin ABD’nin enerji ve iklim politikasını hızla değiştirme konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.
“Haksız, tek taraflı Paris İklim Anlaşması soygunundan derhal çekiliyorum.” diyen Trump, ardından ABD’nin anlaşmadan çekilme niyetini Birleşmiş Milletler’e bildiren bir mektubu imzaladı. “Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in sorumsuzca kirletmesine göz yumulurken kendi sanayisini sabote etmeyecek.” ifadelerini kullandı.
Paris Anlaşması'ndan çıkış, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün ilk gününde başlattığı politika değişikliklerinden sadece biri. Trump, ABD’yi fosil yakıt üretimini teşvik etmeye yönlendiren ve iklim değişikliğiyle mücadeleden uzaklaştıran yeni bir politika izlemeye başladı. Göreve başlama konuşmasında “Yeşil Yeni Düzen’i (Green New Deal) sona erdireceğim.” diye söz verdi.
Trump’ın imzaladığı kararnameyle, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) sağlanan ABD mali desteği kaldırıldı. Bu sözleşme, Paris Anlaşması’nın temelini oluşturan onlarca yıllık bir anlaşma niteliğindeydi. Trump ayrıca, küresel ısınmanın etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için gelişmekte olan ülkelere milyarlarca dolar aktaran ABD Uluslararası İklim Finansman Planı’nı iptal etti.
Kararnameye göre, yetkililerin enerjiyle ilgili tüm dış politika çalışmalarında ekonomik verimlilik ve Amerikan refahını önceliklendirmesi gerekecek.
ABD’nin Paris Anlaşması’ndan ayrılması hemen gerçekleşmeyecek. 2015 yılında imzalanan anlaşmanın tarafları, Birleşmiş Milletler’e resmi bir bildirim göndererek çekilme sürecini başlatabiliyor ve bunun yürürlüğe girmesi için bir yıl beklemeleri gerekiyor.
Buna rağmen, ABD’nin ayrılma ihtimali bile küresel iklim diplomasisini sarsmış durumda. Kasım ayında Azerbaycan’da düzenlenen COP29 zirvesinde yapılan son yıllık BM görüşmelerine bu durumun gölgesi düştü.
ABD, Çin’den sonra dünyadaki en büyük sera gazı salınımına neden olan ve gezegenin ısınmasını kontrol altına alma mücadelesinde kilit bir lider olarak görülüyordu. Trump’ın bu kararı, üç on yıldır süregelen uluslararası iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinin gerçekten etkili olup olmadığına dair uzun süredir devam eden tartışmaları yeniden alevlendirdi.